Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi 12.03.2009 tarihinde 2008/480 E. ve 2009/56 K. Sayılı kararı ile Sanık …’in çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan BERAATİNE, değişen suç vasfına göre çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan ise kamu davasının DÜŞMESİNE karar verdi.
Sanığın beraatine ve düşme kararına dair hükümler katılan mağdure vekili tarafından temyiz edildi.
Dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesi 15.04.2013 tarih, 2011/10094 E. ve 2013/4482 K. sayılı kararı ile; “sanığın ATILI SUÇLARDAN MAHKÛMİYETİ YERİNE yazılı gerekçelerle beraat ve düşme kararları verilmesinin hatalı olduğu” gerekçesiyle hükümleri SANIK ALEYHİNE BOZDU.
Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi de Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin sanık aleyhine bozma kararına uyarak 05.11.2013 tarih ve 226-351 sayılı kararı ile bu kez Sanık ….”in çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkumiyetine karar verdi.
Mahkumiyet hükümleri sanık müdafii tarafından temyiz edildiyse de Yargıtay 14. Ceza Dairesi 21.03.2016 tarih ve 243-2730 sayı ile mahkumiyet hükümlerinin ONANMASINA karar verdi. Böylece sanığın çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından aldığı hapis cezaları KESİNLEŞMİŞ oldu.
Yargıtay C.Başsavcılığı 02.11.2018 tarihinde yani onama kararından YAKLAŞIK 3 YIL SONRA özetle: Kayden 23/08/1994 doğumlu olup suç tarihinde onbeş yaşı içinde bulunan mağdure…’ın velayet hakkına sahip annesi, kovuşturma evresinde davaya katılmak istemediğini ve sanıktan şikâyetçi olmadığını beyan etmesi karşısında yaş küçüklüğü nedeniyle baro tarafından görevlendirilen vekilin davaya katılma ve hükmü temyize hakkı bulunmadığı gibi mahkeme tarafından verilen katılma kararı da hükümsüz hale geldiğinden Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 12/03/2009 tarih ve 2008/480 esas 2009/56 Sayılı kararına karşı temyiz başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği” düşüncesiyle sanığın kesinleşmiş mahkumiyetlerinin kaldırılması için CMK.’nın 308. maddesi uyarınca itiraz kanun yoluna başvurdu.
Yargıtay 14. Dairesince 18.12.2018 tarih ve 9341-7608 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gönderildi.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 12.03.2019 tarih, 2019/14-46 E. ve 2019/184 K. sayılı kararı ile;
Özetle; “Mağdurenin kanuni temsilcisi ile mağdureye CMK’nın 234.maddesinin ikinci fıkrası uyarınca görevlendirilen vekilin iradelerinin çelişmesi hâlinde, kanuni temsilcinin iradesine üstünlük tanınması gerektiğinden, somut olayda onbeş yaşından küçük mağdurenin kanuni temsilcisi olan annesinin sanıktan şikâyetçi olmadığını beyan edip davaya katılmaması karşısında, mağdureye CMK’nın 234. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca barodan görevlendirilen vekilin mağdure adına davaya katılma ve hükümleri temyiz etme hakkı bulunmamaktadır. Bu bağlamda katılan mağdure vekilinin Yerel Mahkemece kurulan 12.03.2009 tarih ve 480-56 Sayılı hükümleri temyiz hakkı bulunmadığından Özel Dairece temyiz isteminin reddine karar verilmesi yerine hükümlerin bozulmasına karar verilmesi isabetsizdir.Katılan mağdure vekilinin hükümleri temyiz etme hakkı bulunmamasına karşın, Özel Dairece verilen bozma kararı sonrasında yapılan yargılama sonucu Yerel Mahkemece kurulan mahkûmiyet hükümleri ile bu hükümlere ilişkin temyiz başvurusu sonucu Özel Dairece verilen onama kararının hukuki değerden yoksun olduğunun kabulü zorunludur.” şeklindeki gerekçesi ile;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2-Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 15.04.2013 tarih ve 10094-4482 Sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3-Onbeş yaşından küçük olan mağdurenin kanuni temsilcisinin sanıktan şikâyetçi olmayıp kamu davasına katılmak istememesi karşısında mağdureye CMK’nın 234. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca atanan zorunlu vekilinin davaya katılma ve hükümleri temyize hak ve yetkisi bulunmadığından temyiz isteminin karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
4-Hukuki değerden yoksun bulunan Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 05.11.2013 tarih ve 226-351 Sayılı mahkûmiyet hükümleri ile 14. Ceza Dairesinin 21.03.2016 tarih ve 243-2730 Sayılı onama kararlarının ORTADAN KALDIRILMASINA,
5- Yerel Mahkemece 12.03.2009 tarihinde kurulan hükümlere ilişkin mağdure vekilinin temyiz isteminin reddine karar verildiğinden, Özel Dairece verilen bozma kararı sonrası Yerel Mahkemece kurulan mahkûmiyet hükümleri ile bu hükümlerin onanmasına dair Özel Daire kararı hukuki değerden yoksun olduğundan, sanık hakkındaki cezaların infazına başlanmış ise İNFAZIN DURDURULMASINA ve sanığın TAHLİYESİNE, başka bir suçtan tutuklu veya hükümlü değilse DERHAL SERBEST BIRAKILMASI için YAZI YAZILMASINA oybirliğiyle karar verdi.
Eğer bir yakınınız hak etmediği halde veya hak ettiğinden fazla ceza aldıysa cezası YILLAR ÖNCE onanarak kesinleşmiş olsa dahi mümkünse olağanüstü kanun yollarına hakim bir ceza avukatından da destek alarak Yargıtay C. Başsavcılığı’na CMK.’nın 308. Maddesi uyarınca itirazda bulunması için başvuruda bulunabilirsiniz.