T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2022/9817
K. 2023/458
T. 8.2.2023
BOŞANMA ( Erkeğin Mahkemece Belirlenen Eylemleri Nedeniyle Tamamen Kusurlu Olduğu/Gerçekleşen Bu Durum Karşısında Davacı Karşı Davalı Erkeğin Boşanma Davasının Reddi Gereği – Ancak Davalı Karşı Davacı Kadının Kabul Edilen Boşanma Davasında Verilen Boşanma Kararı Davacı Karşı Davalı Erkek Tarafından İstinaf Edilmeyerek Kesinleştiği ve Erkeğin Boşanma Davasının Konusuz Hale Gelmiş Olduğu Gözetilerek Erkeğin Boşanma Davası Hakkında Karar Verilmesine Yer Olmadığına ve Davanın Açıldığı Tarihteki Haklılık Durumuna Göre Yargılama Giderleri İle Vekâlet Ücretine Hükmedilmek Üzere Hükmün Bozulacağı )
KUSURLU DAVRANIŞIN İSPATI ( Toplanan Delillerden Kadının Görüntülerini Kaydedip Sosyal Medyada Paylaşılmasına Neden Olması ve Ardından İntihar Girişiminde Bulunması Sonrası Her İki Tarafın Tanık Beyanları ve Bunu Destekler Mahiyetteki Davacı Karşı Davalı Erkeğin Sosyal İnceleme Raporundaki Beyanından Tarafların Barıştıkları Evliliğe Devam Etme Kararı Aldıkları ve Bir Süre Daha Birlikte Yaşadıkları Anlaşılmakla Erkeğin Kadını Affettiğinin Buna Göre Davacı Karşı Davalı Erkeğin Kadından Kaynaklanan Boşanmayı Gerektirir Kusurlu Bir Davranışın Varlığını İspatlayamadığının Kabulü Gerektiği )
MADDİ TAZMİNAT ( Evlilik Birliğinin Sarsılmasına Sebep Olan Olaylarda Tazminat İsteyen Davalı Karşı Davacı Kadının Ağır Ya da Eşit Kusurlu Olmadığı/Boşanma Sonucu Bu Eşin En Azından Diğerinin Maddî Desteğini Yitirdiği Anlaşılmakla TMK 174/1 Md.si Koşullarının Davalı Karşı Davacı Kadın Yararına Oluştuğu – Mahkemece Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumları Kusurları İle Hakkaniyet İlkesi de Dikkate Alınarak Kadın Yararına Uygun Miktarda Maddî Tazminata Hükmedilmesi Gerektiği )
4721/m.166,169,174,175,182
6098/m.50,51
ÖZET: 1- İlk Derece Mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilerek her iki davanın kabulüyle boşanmaya karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, kadının görüntülerini kaydedip sosyal medyada paylaşılmasına neden olması ve ardından intihar girişiminde bulunması sonrası her iki tarafın tanık beyanları ve bunu destekler mahiyetteki davacı-karşı davalı erkeğin sosyal inceleme raporundaki beyanından tarafların barıştıkları, evliliğe devam etme kararı aldıkları ve bir süre daha birlikte yaşadıkları anlaşılmakla erkeğin kadını affettiğinin, buna göre davacı-karşı davalı erkeğin kadından kaynaklanan boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışın varlığını ispatlayamadığının kabulü gerekmektedir. Erkek barışmadan sonra devam eden mahkemece belirlenen eylemleri nedeniyle tamamen kusurludur. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının reddi gerekir. Ne var ki; davalı-karşı davacı kadının kabul edilen boşanma davasında verilen boşanma kararı, davacı-karşı davalı erkek tarafından istinaf edilmeyerek kesinleştiği ve erkeğin boşanma davasının konusuz hale gelmiş olduğu gözetilerek erkeğin boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderleri ile vekâlet ücretine hükmedilmek üzere hükmün bozulması gerekmektedir.
2-Evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı karşı davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddî desteğini yitirmiştir. 4721 Sayılı Kanun’un 174. maddesinin birinci fıkrası koşulları davalı karşı davacı kadın yararına oluşmuştur. O halde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurları ile hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, kadın yararına uygun miktarda maddî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüne, ilgili bentlerin kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : I. DAVA
Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacı kadının güven sarsıcı davranışlarının bulunduğunu, 2016 yılında evi nedensiz terk ettiği ve 2,5 ay teyzesinde kaldığını, 2018 yılında intihar girişiminde bulunduğunu, taraflar hastanede iken davacı-karşı davalı erkeğe tanımadığı kişilerden mesajlar geldiğini, kadın eşe ait olduğu ve kendisi tarafından paylaşıldığı anlaşılan çıplak videoların yayınlandığının anlaşıldığı, kadının kaçarak ablasının yanına gittiğini ve telefonda boşanmak istediğini söylediğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; evlendikten sonra ayrı bir evlerinin olmadığını, ailesinin evliliğe baskısı ve müdahalesinin olduğu, eşinin kendisini dövdüğünü, özel bir hayatı olmadığını, psikolojisinin bozulduğunu, intihara teşebbüs ettiğini, dava dilekçesinde bahse konu videoyu oğlunun telefonla oynarken kaza sonucu çektiğini, mesenger’de paylaştığını, yeğeninin kendini uyarması üzerine kendisinin videoyu kaldırdığını, en son kayınvalidesinin çocuğu ile ilgilenmediğini söylemesi üzerine tartıştıklarını, erkeğin annesinin kadını evden kovduğunu, buna eşinin ses çıkarmaması nedeni ile evden ayrıldığını iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davasının kabulüyle evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilmesini, çocuğun velâyetinin kendisine verilmesini, yararına aylık 1000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-karşı davacı kadının müstehcen görüntüsünü telefona kaydederek herkesin görebileceği sosyal ortamda paylaşılmasına sebebiyet verdiği ve ardından intihar girişiminde bulunduğu, davacı-karşı davalı erkeğin ise bağımsız konut temin etmediği, annesi ile eşi arasında denge kuramadığı birlik görevini bu şekilde ihmal ettiği tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile her iki davanın kabulüne, tarafların 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 Sayılı Kanun) 166. maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine anne ile kişisel ilişki kurulmasına, davalı karşı davacının maddî manevî tazminat taleplerinin reddine, kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir ile düzenli ve devamlı bir işi bulunmadığı boşanmakla yoksulluğa düşeceği belirtilerek aylık 250,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının ağır kusurlu olduğu, ağır kusuru ve çalışması sebebi ile nafaka almasının hatalı olduğunu belirterek; kusur belirlemesi ile tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden istinaf isteminde bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; video olayından sonra tarafların barıştığı, barışmanın tanıklarca ifade edildiğini, kadına kusur olarak yüklenmesinin hatalı olduğunu, kadının kusurunun bulunmadığını, erkeğin tüm taleplerinin reddine kadının taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, reddedilen tazminat talepleri ve nafaka miktarları yönünden istinaf isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi’nin kusur belirlemesinin maddi gerçeğe ve dosya içeriğine uygun olduğu, müşterek çocuk İ. …’nın karar tarihinde 5 yaşında olduğu, yargılama süresince baba yanında kalmasının mahkeme tarafından geçici velâyetin babaya verilmesinden kaynaklandığı, annenin çocuğunun yanında olamamasının bir hata olmadığı gibi müşterek çocuğun anne bakım ve şefkatine ihtiyaç duyduğu gerçeğini de değiştirmeyeceği, uzman raporu ile birlikte değerlendirildiğinde velâyetin anneye verilmesine karar verilmesinin gerektiği gerekçesi ile erkeğin kusur belirlemesi ile tedbir ve yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebi ile kadının kusur tespiti, erkeğin kabul edilen boşanma davası, reddedilen tazminatlara ilişkin istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine, kadının velâyete yönelik istinaf talebinin kabulüyle ilgili bendin kaldırılmasına velâyetin anneye verilmesine baba ile kişisel ilişki kurulmasına ve çocuk yararına anneye teslim tarihinden başlatılmak üzere aylık 300,00 TL iştirak nafakasının babadan alınarak velâyeten anneye verilmesine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının birliğin temelinden sarsılmasında ağır kusurlu olduğu, ağır kusurlu olması ve çalışıyor olması sebebi ile yararına nafakaya hükmolunmasının hatalı olduğu, çocuğun baba yanında düzeninin olduğu orada okula devam ettiği, annenin çocuğu alıp …’ya götürebileceği, kadının çıplak fotoğrafını yayınladığı ve psikiyatrik ilaçlar kullandığı dikkate alınarak velâyetin anneye verilmesinin hatalı olduğu, velâyetin anneye verilmesi yada ortak velâyet düzenlemesi yapılması, aksi halde ayrı şehirde yaşanabileceği durumu dikkate alınarak kişisel ilişki kurulması gerektiğini ileri sürerek; kusur belirlemesi, kadın yararına hükmolunan nafakalar, velâyet ve kişisel ilişki yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadına yüklenen kusurların barışarak affedildiği yüklenmesinin hatalı olduğu, erkeğin davasının reddinin gerektiği, kadın yararına tazminata karar verilmemesinin hatalı olduğu, hayat şartları düşünüldüğünde kadın yararına hükmolunan nafaka ve çocuk yararına hükmolunan iştirak nafakasının miktarının az olduğunu ileri sürerek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın ve çocuk yararına hükmolunan nafaka miktarları, tazminat taleplerinin reddi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulü, kadının tazminat taleplerinin reddi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesi ile nafakalar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 Sayılı Kanun) 4. maddesi, 166. maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169. maddesi, 174. maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 182 nci, 330 uncu, 336. maddeleri, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu, 370. ve 371. maddeleri, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 Sayılı Kanun) 50. ve 51. maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Taraflarca evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak karşılıklı boşanma davaları ikame edilmiş, İlk Derece Mahkemesince boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilerek, her iki boşanma davası ve fer’îlerine ilişkin hüküm kurulmuş, İlk Derece Mahkemesi’nin bu kararı taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Tarafların istinaf talebi üzerine inceleme yapan Bölge Adliye Mahkemesi davalı-karşı davacı kadının velâyete yönelik talebinin kabulüne, tarafların sair taleplerinin esastan reddine karar vermiştir. Somut olaya göre; İlk Derece Mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilerek her iki davanın kabulüyle boşanmaya karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, kadının görüntülerini kaydedip sosyal medyada paylaşılmasına neden olması ve ardından intihar girişiminde bulunması sonrası her iki tarafın tanık beyanları ve bunu destekler mahiyetteki davacı-karşı davalı erkeğin sosyal inceleme raporundaki beyanından tarafların barıştıkları, evliliğe devam etme kararı aldıkları ve bir süre daha birlikte yaşadıkları anlaşılmakla erkeğin kadını affettiğinin, buna göre davacı-karşı davalı erkeğin kadından kaynaklanan boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışın varlığını ispatlayamadığının kabulü gerekmektedir. Erkek barışmadan sonra devam eden mahkemece belirlenen eylemleri nedeniyle tamamen kusurludur. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının reddi gerekir. Ne var ki; davalı-karşı davacı kadının kabul edilen boşanma davasında verilen boşanma kararı, davacı-karşı davalı erkek tarafından istinaf edilmeyerek kesinleştiği ve erkeğin boşanma davasının konusuz hale gelmiş olduğu gözetilerek erkeğin boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderleri ile vekâlet ücretine hükmedilmek üzere hükmün bozulması gerekmektedir.
3.Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı karşı davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddî desteğini yitirmiştir. 4721 Sayılı Kanun’un 174. maddesinin birinci fıkrası koşulları davalı karşı davacı kadın yararına oluşmuştur. O halde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurları ile 4721 Sayılı Kanun’un 4 üncü, 6098 Sayılı Kanun’un 50. ve 51. maddelerinde düzenlenen hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, kadın yararına uygun miktarda maddî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, yargılama gideri, vekâlet ücreti ile kadının maddî tazminat talebinin reddi yönlerinden BOZULMASINA,
2.Davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı kadının bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 Sayılı Kanun’un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Meriç’e yükletilmesine,
Peşin harcın istek halinde yatıran Rukiye’ye iadesine,
Dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine, 08.02.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kazancı Elektronik ve Basılı Yay. A.Ş.ne ait Kazancı Hukuk Otomasyon veritabanından alınmıştır. © Tüm Hakları Saklıdır